13 Kasım 2016 Pazar

NEDEN DOĞUM KONTROLÜ UYGULANMAKTADIR? işte tüm bilgiler bilinen yanlışlar !!!

NEDEN DOĞUM KONTROLÜ UYGULANMAKTADIR?


1. Ailelerin istemedikleri halde çocuk sahibi olmalarını önlemek,
 

2. Kadınların sık aralıklarla ve fazla sayıda doğum yaparak sağlıklarının bozulmasını önlemek,

3. Çok genç yaşta veya ileri yaşlardaki kadınların gebe kalmalarını önlemek,

4. Doğurgan çağdaki kadınlara ve erkeklere üremenin nasıl olduğu ve doğum kontrolünün nasıl yapılacağı konusunda bilgi vermek,

5. Çocuk sahibi olmak isteyenlere yardımcı olup yol göstermek,

6. Çocukların daha sağlıklı yetişmesini sağlamaktır.

a. Evlilik süresi. Yeni evliler, genellikle evliliklerinin ilk çağlarını fazla sorumluluktan uzak ve serbest yaşamasını, yeni evliliğin gerektirdiği yeni düzen kurma
 
 zorunluluklarını yerine getirmekle geçirmek eğilimlerini gösterirler. Birçok genç, evlilikten birkaç hafta veya birkaç ay sonra gelecek bir hamileliğin kendilerine fazla ekonomik ve sosyal yükler getireceğine inanırlar. Aslında evliliğin ilk yılının bu evliliğin başarılı olup olmayacağına dair bir gösterge olacağı iddiası yabana atılamaz. Çocuk olmayan bir evliliğin bozulması, kuşkusuz ki çocuk olan bir evliliğin bozulmasından çok daha az zararlı olur.
b. Yaş. Yirmi yaşlarının başlarında olan genç çiftlerin doğum kontrolü istemesi veya daha olgun yaşta evlenmiş olanlar kadar çabuk doğum istememeleri normal kabul edilmelidir. Daha olgun çiftler, özellikle otuz yaşlarında olan kadınların, evlendikten hemen sonra çocuk istemelerinin çeşitli nedenleri olabilir. İstatistikler göstermiştir ki otuz yaşından sonra doğum yapmış olan kadınlar arasında daha gençlere oranla çok daha büyük doğum aksaklıkları görülmüştür. Ayrıca daha olgun bir erkek de çocuğunun gelişmesini görmek zevkini tadabilmek için erken doğum isteyebilir.
c. Çiftin aklî ve fizikî sağlık durumu. Bir kadın evlendiği zaman sağlık durumu iyi değilse çocuk doğurmayı daha sağlıklı bir şekilde yapabileceği zamana kadar ertelemeyi ve bunun için de doğum kontrolüne başvurmayı isteyebilir. Yine sağlığı iyi durumda olmayan bir erkek de çocuğun küçük yaşta babasız kalabileceği kuşkusuyla eşinden doğum yapmamasını isteyebilir. Eğer anne veya baba olacaklardan biri aklî bir hastalıktan rahatsız ise, bu hastalık tam anlamıyla tedavi edilinceye kadar doğum yapmaktan kaçınılması yerinde bir hareket olur. Duygusal bakımdan dengesiz veya akıl sağlığı yerinde olmayan bir kişi yeni doğacak çocuk için yetersiz nitelikte bir ebeveyn olacaktır.
d. Ailede fert sayısı. Evli bir çiftin istedikleri sayıda çocukları varsa, doğum kontrolüne başvurmaları çok normaldir. Bazı çiftler yeni çocuk isteseler bile doğumlara ara vermek gereğini duyabilirler. Bu gibilerin de periyodik doğum kontrolüne başvurdukları görülmektedir.
e. Önceden yapılmış olan sezaryen ameliyatları. Genel bir kaide olarak üç veya dört sezaryen yoluyla doğum yapmış olanlar kadınlar bu ameliyatlardan sonra doğum kontrolüne başvurmaları ya da gebeliği önlemek için gerekli tedbirler almaları gerekecektir.
f. Kalıtımsal hastalıklar. Kromozomlar ve cinsel organlar yoluyla nesilden nesle gelen birçok rahatsızlıklar mevcuttur. Ki, bu hastalıklardan en çok bilineni hemofildir. Hemofil, irsi şekilde süregelen bir deformasyon olduğu için, soylarında böyle bir durum olmayan ailelerin çocuklarının bu durumla karşılaşmama şansları çok büyüktür. Eğer ki doktor bir evli çifte çocuklarının sakat veya deforme doğma olanaklarının büyük olduğunu açıklarsa, bu çift doğum kontrolüne başvurabilir. Yalnız şurası göz önünde bulundurulmalıdır ki irsi sakatlıklar olan bir ailede bir deforme çocuk doğduktan sonra, ondan sonra doğacak çocuğun sapasağlam doğma Şansı çok büyüktür. Çünkü irsi hastalıklar ve anormal doğumlar kaybolmak eğilimindedir ve günümüzde çok az sayıda kendilerini göstermektedirler.
g. Malî durum. Doğum kontrolüne başvurma nedenlerin genellikle başında yeni bir çocuğun bakımının aileye fazla malî bir yük getireceğidir. Dar gelirli ailelerde bu durum inkar edilemez bir gerçektir.


DOĞUM KONTROLÜNÜN YARARLARI



 Anne Ölümlerini Azaltır: Anne ölümlerinin çoğu, sık aralıklarla, çok sayıda (4’ten fazla), 18 yaşından küçük ve 35 yaşından büyük annelerin yaptığı doğumlarda    görülmektedir.            

 

              

  Aile,planlaması hizmeti yüksek riskli gebelikleri önleyerek anne ölümlerini azaltır.

Düşükleri ve Düşüğe Bağlı Anne Ölümlerini Azaltır: Aile planlaması hizmeti ile kadınların istenmeyen gebelikleri önlemeleri sağlanarak düşükler azaltılmaktadır.

Bebek Ölümlerini Azaltır: Riskli gebelikler bebek ölümlerini artırırlar. Yüksek riskli gebelikler ve doğumlar aile planlaması ile önlenir. Böylece bebek ölümleri azaltılabilir.

Doğurganlık Oranı Azaltılır: Annelerin sahip oldukları çocuk sayısı arttıkça anne ölüm oranı yükselmektedir,Aşırı doğurganlık bebek ve çocuk sağlığı açısından da risk oluşturmaktadır. Aile planlaması hizmeti ile doğurganlık azaltılırken, anne sağlığı, çocuk sağlığı iyileştirilmiş, dolayısıyla toplumsal ve ekonomik alanlarda da iyileştirilmeler sağlanmış olacaktır.

Sağlıklı Doğum Yaşı Sağlanır: Anne ve çocuk sağlığı açısından, gebelik ve doğum için 18-34 yaşlar arası en uygundur. Daha erken ve daha geç yaşlarda hastalık ve ölüm riski artar.

Sağlıklı Doğum Aralığı Sağlanır: İki yıldan kısa aralıklı gebelik ve doğum yüksek risklidir. Kısa doğum aralığı, hem anne ölümlerini, hem de bebek ölümlerini artırmaktadır. Gebelikler arasındaki süreyi uzatmak etkili bir aile planlaması hizmeti ile gerçekleşebilir.

Çocuk Sağlığına Olumlu Etki Yapar: Yüksek riskli gebelikler sonucunda meydana gelen doğumlarda ölüm olmasa bile, bebek çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bu sorunlar şunlardır:

- Düşük doğum ağırlığı ve erken doğum
- Kötü beslenme (Malnütrisyon)
- İnfeksiyon hastalıkları
- Fiziksel büyüme ve gelişme geriliği
- Doğuştan sakatlıklar
- Zeka düzeyinde gerilik


DOĞUM KONTROLÜ HAKKINDA BİLİNEN YANLIŞLAR


 Cinsel ilişkiden sonra vaginanın yıkanması (vaginal lavaj) hamileliği önler!
Cinsel ilişkiden sonra vaginanın yıkanması ile hamileliğin önlenebileceği düşüncesi
 
 hem eski yıllarda hem de günümüzde bazı toplumlarda kabul görmektedir. Bu amaçla sirke, deterjan, limon suyu kullanılmış, son yıllarda da kola gibi çeşitli meşrubatlar kullanılmaktadır.

İlişkiden hemen sonra, spermler rahim boynunu aşarak rahmim içine girerler. Boşalma olur olmaz vaginanın tamamının iyice yıkanması gebelik ihtimalini azaltabilir. Ancak, ne kadar hızlı hareket edilirse edilsin, bu uygulamanın gebeliği önleyeceğini düşünmemek gerekir.

İlk cinsel ilişkide hamilelik olmaz!
İlk cinsel ilişkide kızlık zarının yırtılması ve kanama nedeniyle hamilelik oluşmayacağına dair yanlış bir inanış vardır. İlk ilişkide de eğer yumurtalama günlerine denk düşmüşse, hamilelik ihtimali söz konusudur.

İlişkiden sonra ayağa kalkılırsa hamilelik önlenir! 
İlişkiden sonra kadın ayağa kalkarsa spermler rahim içine giremeyecek, böylece hamilelik oluşmayacaktır düşüncesi günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Bazı kadınlar da hamilelik arzu ettiğinde cinsel ilişkiden sonra yataktan kalkmazlar. Hatta kalçalarının altına yastık koyarak, saatlerce yatakta bekleyen kadınlar seyrek değildir.

Ayağa kalkmak spermlerin rahim içine girişini engelleyemez. Belki hemen ayağa kalkmakla bir miktar meni dışarı akabilir. Ancak vaginada kalan meni, hamilelik için yetecektir.

Orgazm olunmasa hamilelik oluşmaz!
Bazıları, kadının hamile kalması için orgazm olması gerektiğine inanırlar. Orgazm sırasında vagina çevresinde ve rahim duvarındaki kasların kasılması, spermin rahme girişini kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Ancak bunun fazlaca bir etkisi yoktur. Kaldı ki, orgazm olunmasa da spermler kolayca rahim içine girerek hamilelik oluşturabilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder